6 Mart 2008 Perşembe

4 Mart 2008 Salı

S O W E T O
Gectigimiz haftasonu uzun zamandir planladigim Soweto bisiklet turunu arakadasim James ve onun manevi oglu ile birlikte nihayet gerceklestirebildim…Soweto`nun icinde yer alan Lebo`s Backpackers adinda sirin mi sirin bir hostele vardik once..hosteli isleten Lebo seyahatte oldugundan bisiklet turunu kardesi Philiphe duzenliyordu…

Yirmili genc yasina ragmen Philiphe mahallenin politik ve sosyal yapisini ve gecmisini cok iyi bir sekilde aktardi…yer yer onemli noktalarda durup, uzun uzun sohbet ettik…Asagida gezi boyunca edindigim bilgileri ve gozlemlerimi aktarmaya calisacagim…

Soweto bir nevi Johannesburg`un gecekondu mahellesi…icinde Nelson Mandela, Desmond Tutu gibi nobel baris odullu iki buyuk ismin ve cesitli unlu jazz sarkicilarinin da oldugu yaklasik 5 milyona yakin siyah nufusun yasadigi, tek katli evlerden olusan kocaman bir yerlesim bolgesi…gecekondu demek aslinda yanlis bir tarifleme olur, cunku bu tek katli konutlar apartheid doneminde siyah nufusu bir arada ve kontrol altinda tutabilmek icin beyaz yonetim tarafindan insaa edilmisler..

Yaklasik 10 hektarlik bir yerlesim bolgesi olan Soweto, icinden gecen otoyollar ile cesitli zonlara bolunmus…neredeyse her zonda farkli bir konut modeli ve hayat standartlari ile karsilasiyoruz..ornegin ilk olarak maden iscilerinin kalmasi icin tek gozlu hostel dedikleri kucuk barakalar insa edilmis…bu hosteller sadece erkeklere hizmet vermekteyken, kadin ve cocuklar icin de bir iki hostel bulunmaktaymis..daha sonra siyah nufusun zorla buraya suruklenmesi ile konut uretimine baslanmis ve ilk insaa edilen konutlar; mustakil bahceli,tek odali, tuvaleti disarda olan ve sihhi tesisatin sadece bahcedeki tuvaletlere kadar uzandigi konutlarken , ilerleyen apartheid sureci icerisinde, siyahlarin bu kadar lukse sahip olmasinin manasiz olduguna karar veren beyaz yonetim, daha sonraki surecte farkli zonlarda bitisik sira dizili, bahceleri ortak, nispeten daha kucuk yine tuvaleti disarda olan konutlar insa etmisler..

Soweto`da mahelle ici yollarin genisliginde tank olculeri referans alinmis…

Ve apartheid doneminde elektrik hattina sahip olmayan bu mahalle, geceleri beyaz yonetimin insa ettirdigi devasa buyuklukte cok guclu sokak lambalari tarafindan aydinlatilmaktaymis…bu sokak lambalarinin baska bir ozelligi var..bu lambalar yandikatan sonra, butun siyahlar icin sokak yasagi baslamaktaymis...ve bu lambalar yandiktan sonra evlerine gidememis siyahlar, mahalle icinde gezen beyaz polisler tarafindan yakalandiklarinda tutuklanip, cesitli iskencelere maruz kaliyorlarmis…

Mahalle halkinin buna karsi gelistirdigi bir islik yontemi varmis…ornegin sokakta olan bir siyah, polis otosunun isigini uzak bir mesafeden farkettiginde islik calmaya baslarmis, ve sokagin ilerleyen kisminda bu isligi duyan sokagin daha otesindekilere duyurmak icin yeniden islik calarmis, boylece isliklar zincirleme olarak devredilerek tum sokak haberdar edilirmis…daha sonra evlerin tellerinden atlayarak arkalara dogru kacmaya baslarlarmis…bir evin telinden atlayip kacan birini goren beyaz polisler o eve baskin duzenleyip, o sendin diyerek, uykuda dahi olsa bile o evden birini alip tutuklarlarmis…aslinda onun kim oldugunun onemi yokmus, sadece kacan siyahin yerini tutacak baska bir siyah hedeflenirmis…daha sonra bu yanlis anlasilmalari gidermek ve cocuklarini guven icinde tutmak isteyen ebevyenler Mandela esliginde bir sivil orgutlenme olusturmuslar…
Bisiklet turumuzun ilk molasini baraka hostellerin oldugu bolgede verdik.. burda ‘shebeen’ adini verdikleri kucuk karanlik baraka barin icinde bir sure dinlendikten sonra, yerel biralarini denedik....barin icerisinde zaten cok yoksul ve yasli mahalle halkindan ituranlar vardi…barin bir gelenegi olarak, bira kucuk bir kovaya doldurulup getirildi ve barin ortasinda birakildi…ve ziyaretciler olarak biz birer yudum icerek kovayi elden ele dolasmasi icin bir sira yanimizdakine verdik..boylece bir cember seklinde herkes ayni kovadan birayi icmis oldu…bize garip gelsede bu aslinda hergun yaptiklari, siradan bir rutindi onlar icin…


Soweto, beyaz afrikalilar tarafindan hala tehlikelibir bolge olarak bilinmekte ve bahsini actiginizda aman gitme basina bir haller gelir, soyulursun ya da tacize ugrarsin gibisinden
soylemlerle aslinda yanlis tanitilmakta..

Sokaklarinda yuruyebileceginiz, mahalle halkiyla sohbet edebileceginiz, sokaklarda dolasan dunyalar guzeli cocuklari sevebileceginiz, fotograf cekebileceginiz ve afrikanin aci tarihini duyumsayabileceginiz bir yer burasi…ve Johannesburg`un sehir merkezinden kesinlikle daha guvenli ve daha keyifli oldugunu soyleyebilirim..

Aksam ise Soweto`yu mavi neon isiklariyla aydinlatan ‘ozone’ isimli unlu diskosuna gittik...nispeten gelir durumu dusuk olan mahallenin gencleri ise bir o kadar iyi giyimli ve bakimliydilar…ilerleyen saatlerde disko oldukca kalabaliklasti...ve bir kez daha afrikanin tadini duyumsadim…bu kez ritimlerle, danslarla, seslerle….

Afrikali yerlilerin ritimlerle bezenmis kendilerine has bir beden dilleri var…konusurken, yururken, calisirken sanki dans ediyorlarmis gibi...ee gundelik hayatlari boyle olunca muzik esliginde danslarininin nasil etkileyici oldugunu tahmin edebiliyorsunuzdur…
ozellikle kadinlarin ne kadar dogal ve cesur dans ettiklerini gormeniz lazim..
Burda dans etmek icin dans etmek yok…burda bedenlerin muzige kendiliginden esligi var…ozellikle dans ederken cikardiklari sesler ayri bir etkileyici…ve bu danslarin aslinda hala kabile danslarinin figurlerini tasimakta oldugunu gozlemleyebilirsiniz…

Nelson Mandela`nin muze olan evini de ziyaret ederek 2 gunluk Soweto gezimizi bitirmis olduk…
Nelson Mandela hakkinda daha sonra daha kapsamli yazmayi planliyorum…Simdilik kisaca deginecek olursam; inanilmaz guclu bir kisilik oldugunu soyleyebilirim…
Hapiste gecen 27 yil, bu sure icinde tum acilara ragmen mucadelesini hosgoru uzerinden orebilen ve cok aci ceken siyah halki, her seye ragmen baris icinde beyaz halkla bulusturabilen karizmatik bir insan Nelson Mandela….onun gokkusagi ulkesi ideolojisi olmasaydi, guney afrikanin kanli tarihinin hala devam ediyor olabileceginden bahsediliyor….bence de kuskusuz oyle olurdu….fakat bu sefer silahin yonu degismis olurdu…